10 Eylül 2014 Çarşamba
Materyal Ders Planı
DERS PLANI
Dersin Adı | Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi |
Sınıf | 4. Sınıf |
Öğrenme Alanı | Kur'an ve Yorumu |
Ünitenin Adı/No | Kur'an-ı Kerim'i Tanıyalım / 4. Ünite |
Konu |
1- Son İlahi Kitap Kur'an-ı Kerim 2- Kur'an-ı Kerim'in Hz. Muhammed'e İndirilişi 3- Kur'an-ı Kerim'in Kitap Haline Getirilmesi ve Çoğaltılması 4- Kur'an-ı Kerim'in İç Düzeni: 4.1-Ayet 4.2-Sure 4.3-Cüz |
Süre | 40 dakika |
Ortam | Sınıf ortamı |
Sınıf Düzeni
|
Oturma düzeni |
Öğrenci Sayısı
|
Tüm sınıf |
Amaçlar ve Kazanımlar
|
Amaç: Kur’an-ı Kerim’i tanıtmak Kazanım: *Kur’an’ın Allah tarafından insanlara gönderilen son ve evrensel bir kitap olduğunu bilir. *Kur’an’ın Hz. Muhammed’e indiriliş sürecini bilir. *Kur’an’ın kitap haline getirilmesi ve çoğaltılması ile ilgili süreci açıklar. *Kur’an’ın iç düzenine ilişkin ayet, sure ve cüzün anlamlarını kavrayarak Kur’an’dan bunlara ilişkin örnekler gösterir. |
Yöntem ve Teknikler
|
Sunuş Yoluyla Öğretim, Buluş Yoluyla Öğretim, Sunum (slayt-video), Gösterip Yaptırma |
Kullanılan Araç Gereçler
|
Bilgisayar, projektör cihazı, Kur’an-ı Kerim, Meal |
Öğrenme – Öğretme Etkinlikleri
|
Dikkat Çekme: Öğretmen derse başlarken sınıfı selamladıktan sonra bugünkü konuya dikkat çekmek amaçlı “Kur’an-ı Kerim hakkında neler biliyorsunuz?” diye sorar. Soruyla dikkat çektikten sonra öğrencilerin hazırbulunuşluklarını ölçerek derse geçiş yapar.
|
Güdüleme: Öğrencilerin yaş grubu göz önünde bulundurulduğunda güdüleme amacıyla ‘’Kur’an-ı Kerim hakkında bugün pek çok şey öğreneceğiz.’’ diyerek öğrencilerde merak uyandırarak onları istekli hale getirir.
|
|
Dersin işlenişi :
1) Önce sınıfa Kur'an-ı Kerim hakkında neler bildikleri sorularak hazırbulunuşlukları ve önbilgileri kontrol edilir.
2) Kur'an-ı Kerim'in indirilişi şema halinde, görsel olarak anlatılır.
3) Kur'an-ı Kerim'in önemli özellikleri anlatılır.4) Son ilahi ve evrensel kitap olduğu, kıyamete kadar korunacağı vurgulanır. Bunlar ayet-i kerime ile desteklenir.
5) ''Yüce Kitabım'' adlı şiir yorumlattırılarak konunun ne kadar anlaşıldığı ölçülür.
6) Kur'an-ı Kerim'in içeriği hakkında bilgi verilir.
7)''Kur'an-ı Kerim'in indiriliş amacı nedir?'' sorusu sorularak düşünmeleri sağlanır.
8) Kur'an-ı Kerim'in ana konuları hakkında bilgi verilir.9) İlk Kur'an-ı Kerim nüshasının nasıl oluştuğu sorularak öğrencilerin konuya dikkati çekilir. 10) Kur'an-ı Kerim'in nasıl kitap haline getirildiği ve nasıl çoğaltıldığı hakkında bilgi verilir. 11) Kur'an-ı Kerim'in iç düzeni tanıtılır. 12) Kur’an-ı Kerim okuyan bir çocuğun videosu izletilerek hem görsel hem işitsel zekaya hitap edilir. 13) Kur'an-ı Kerim'in kendisi öğrencilerin eline verilerek öğrendiklerin bizzat inceleyip pekiştirmeleri istenir. |
|
Değerlendirme: Dersin sonunda anlaşılıp anlaşılmadığını kontrol etmek amaçlı öğrencilere birtakım sorular sorulur.
Kur'an-ı Kerim nasıl indirilmiştir?
Kur'an-ı Kerim'in nitelikleri nelerdir?
Kur'an-ı Kerim'in indiriliş amacı nedir?
İlk Kur'an-ı Kerim nüshası nasıl oluşmuştur?
Kur'an-ı Kerim kitap haline nasıl getirilmiştir?
Kur'an-ı Kerim'in iç düzeni nasıldır?
Bu sorulara verilen cevaplar doğrultusunda ve yapılan uygulama ile konuyu ne derece anladıkları anlaşılır.
|
materyal raporu
MATERYAL RAPORU
Dersin Adı:
|
Öğretim
Teknolojileri ve Materyal Tasarımı
|
Öğretim Üyesi:
|
Orhan
CURAOĞLU
|
Hazırlayanlar:
|
Zilal
Yöndem
Yasemin
Topkan
Zeynep
Bilgin
|
Hazırlanılan Dersin Adı:
|
Din
Kültürü ve Ahlak Bilgisi
|
Sınıf:
|
4.
Sınıf
|
Öğrenme
Alanı:
|
Kur'an ve Yorumu
|
Ünitenin
Adı/No:
|
Kur'an-ı Kerim'i Tanıyalım / 4.Ünite
|
Konu:
|
1- Son İlahi Kitap Kur'an-ı Kerim
2- Kur'an-ı Kerim'in Hz. Muhammed'e İndirilişi
3- Kur'an-ı Kerim'in Kitap Haline Getirilmesi ve
Çoğaltılması
4- Kur'an-ı Kerim'in İç Düzeni: 4.1-Ayet
4.2-Sure
4.3-Cüz
|
Süre:
|
40 dakika
|
Ortam:
|
Sınıf
ortamı
|
Sınıf Düzeni:
|
Oturma
düzeni
|
Öğrenci Sayısı:
|
Tüm
sınıf
|
Amaçlar ve Kazanımlar:
|
Amaç: Kur’an-ı
Kerim’i tanıtmak
Kazanım:
*Kur’an’ın
Allah tarafından insanlara gönderilen son ve evrensel bir kitap olduğunu
bilir.
*Kur’an’ın
Hz. Muhammed’e indiriliş sürecini bilir.
*Kur’an’ın
kitap haline getirilmesi ve çoğaltılması ile ilgili süreci açıklar.
*Kur’an’ın
iç düzenine ilişkin ayet, sure ve cüzün anlamlarını kavrayarak Kur’an’dan
bunlara ilişkin örnekler gösterir.
|
Materyalin
Tanıtılması ve Yapılışı:
|
Kur’an-ı
Kerim’i tanıyalım başlıklı müfredat planına uygun slayt gösterisi hazırlandı.
Bol görsel malzeme kullanılmaya çalışıldı. Bilgiler olabildiğince özet
halinde ve tablolaştırılarak verilmeye çalışıldı. Video gösterisi
kullanılarak görsel zekaya hitap edildi. Öğrencilere Kur’an-ı Kerim ve meal
dağıtılarak uygulamalı olarak ders işlenir.
|
Materyalin
Amacı:
|
Görsel
ve işitsel zekaya hitap edebilmek için bol görsel malzeme kullanılarak slayt
hazırlandı. Bilgiler; daha etkili, verimli ve iyi anlaşılması için kısa, öz ve tablolaştırılarak
verildi. Kur’an-ı Kerim okuyan küçük
çocuk videosu izlettirilerek kalıcı ve etkili bir örnek gösterildi. Kur’an-ı
Kerim ve mealler sınıfa dağıtılarak öğrencilerin bizzat görerek dokunarak
uygulayarak öğrendiklerini pekiştirmesi sağlandı.
|
ödevler-makale
MATERYAL MAKALE ÖZETİ….
Öğretim
Tasarımı kavramı
daha çok bir dersin tasarımı sırasında kullanılan stratejiler, yöntemler ve
teknikler bütününü tamamlar. Öğretim Tasarımı sürecinde ders, kullanılan
stratejiler ve yöntemler ve ders esnasında kullanılan materyallerin
tasarlanması gerçekleştirilir. Öğretim Sistemleri Geliştirilmesi kavramı ise
bir Öğretim programı tasarımı sırasında gerçekleşen analiz, tasarım,
geliştirme, uygulama ve değerlendirme etkinliklerinin toplamıdır.
Tasarım ve geliştirme yakın kavramlar
olsalar da birbirinin devamı niteliğindedirler. Bir program önce tasarlanır
sonra sistemleştirilir ve geliştirilir. Uygulanabilecek kıvama getirilir.
Uygulanabilir olması için şartları değerlendirmek ve değişiklikler yaparak
geliştirmek gerekir. Tasarım ve sistem
ne kadar önemli olsa da uygulanabilir ve verimlilik alınabilir olmasının daha
önemli olması sebebiyle sürekli bir değişim ve gelişim içerisinde olmalıdır.
Güzel bir tasarım ve sistem birbirini
tamamlar ve destekler. Uygulanabilir ve verimlilik alınabilir olması da bu
tasarım ve sistemi nihayete erdirir, sonuca ulaştırır.
1 Eylül 2014 Pazartesi
16 Ağustos 2014 Cumartesi
Hayat Ayrıntıda Gizlidir - Zilal Yöndem
“Yargılamak için bilmek, bilmek için anlamak, anlamak için dinlemek gerekir.”
En çok sevdiğim sözlerden bir tanesidir. Bir ömür boyu her alanda yaşadığımız sorunların temelini “iletişimsizliği” bir çırpıda özetler.
İlk önce yargılarız dinlemeden, anlamaya zaten çabalamayız. Yani ilk başta öncelik sıralamasında yaparız hatayı. Çünkü en kolayıdır yargılamak, belki işimize de öyle gelir, zaten anlayış abidesi görürüz kendimizi, hatalı her zaman kendini anlatamayandır.
Bahanelerimiz de hiç bitmez hani, desteksiz kalınca hemen imdadımıza koşarlar, kendimizi kandırmamıza yardımcı olmak için. Dinleriz, orada pek sorun yok gibi görünür ama asıl sorun galiba buradadır. Dinleriz ve anlamış görünürüz ve yargılama hakkı hemen peşinden gelir, halbuki dinlemişizdir ama sırf kendimizi haklı çıkartacak ip uçları bulmak, haksız konuma düşmemek, kendimizi kanıtlamak için pusuya yatarak.
İşin kötüsü iletişimsizlik yaşarken bu kadar açık seçik ve acımasız göstermez kendini. Hep başka sorunların altından çıkar, temelini oluşturur. Hiç kendimize toz kondurmadığımızdan, kendi eleştirimizi yapmadığımızdan, zaten hep başkaları hatalı olduğundan ve herkes böyle düşündüğünden sorunlar hiç bitmez, iletişim sağlanıyor görünse de o anlıktır, en ufak bir işaret beklemektedir kopmak için.
En büyük sorunumuz anlaşılamamak, yanlış anlaşılmak, anlatamamak… Yani öyle ya da böyle iletişimsizliktir. Evde, okulda, işte, arkadaşlıklarda yani insani her alan ve uğraşta karşımızdadır.
En sevdiğimiz, en anlaştığımızı düşündüğümüz insanlar hep yaralar bizi. Bizi dinlediğini ve anladığını zannettiğimiz o en değer verdiğimiz kişilerin aksi şekilde davrandıklarında sanki dünya başımıza yıkılır. Üzüntü ve şaşkınlık, sevgi ve bir o kadar kızgınlık bütün duygular bir birine karışır, üstelik bu tekrarlamaya ve doğallaşmaya başladı mı, zihnimizde sürekli adını koyamadığımız bir şeyler olur, duygularımız karmakarışık, sürekli iniş çıkış halindedir, güvensizlik ağır basmaya başlar ve mutsuzluk nedir yavaş yavaş anlamaya başlarız.” Hep bir yanımızda bir şeyler eksik, yolunda gitmeyen bir şey var, ama ne ?” duygusu inceden inceye sürekli rahatsız eder.
Bir şeyler söylerken hep acaba nasıl düşündü? Yanlış mı anladı? Acaba ne demek istedi? gibi samimiyete güvensizlik dolu can sıkıcı düşünceler besleriz çevremize. Aylarca görüşmesek bile bir yerlerde bizi anlayan, aynı samimiyetle düşünen birinin güveni, o iç rahatlığı o dünyanın bence en güzel duygusu hep eksiktir veya yırtık, sökük, yamalıdır. Ön yargı ve yanlış anlamalarla dolu sağlıklı düşünüp karar veremediğimizden bile hesap edemeyeceğimiz kayıplar veririz, çevremizden dostluklarımızdan kendimizden hatta fikirlerimizden ve ahlakımızdan.
Birebir iletişimsizlikler geniş düşündüğümüzde toplumsal iletişimsizlik olarak çıkıyor karşımıza. İlk adımımızda aksadığımız için daha yürümeye bile cesaret edemiyoruz. Kendi belki çok basit görünen ama taşın suya attığımızda yaptığı halkalar gibi sonucu o kadar basit ve küçük olmayan sorunlar olarak çıkıyor karşımıza. Ufkunu hesap edemediğimiz okyanuslarda gözümüz ama bir bardak suda boğuluyoruz.
Parçalar birleşerek bir bütün oluşturur. Bütün olabilmek için önce doğru dürüst parçalar olabilmeyi öğrenmeliyiz. Ufkumuz her zaman geniş, hedefimiz her zaman Allah rızası doğrultusunda, tek fikir, tek yürek, tek bilek olabilmemiz için birbirimizi anlamalı, dinlemeli, saygılı, bir mü’min ahlakını benimsemeli ve yaşamalı birebir iletişimle işe başlamalıyız.Hayat ayrıntıda gizlidir ama unutmayalım; yaşadığımız fırtınalardan çok gemiyi limana yanaştırıp yanaştıramadığımıza bakılır.
“Yargılamak için bilmek, bilmek için anlamak, anlamak için dinlemek gerekir.”
En çok sevdiğim sözlerden bir tanesidir. Bir ömür boyu her alanda yaşadığımız sorunların temelini “iletişimsizliği” bir çırpıda özetler.
İlk önce yargılarız dinlemeden, anlamaya zaten çabalamayız. Yani ilk başta öncelik sıralamasında yaparız hatayı. Çünkü en kolayıdır yargılamak, belki işimize de öyle gelir, zaten anlayış abidesi görürüz kendimizi, hatalı her zaman kendini anlatamayandır.
Bahanelerimiz de hiç bitmez hani, desteksiz kalınca hemen imdadımıza koşarlar, kendimizi kandırmamıza yardımcı olmak için. Dinleriz, orada pek sorun yok gibi görünür ama asıl sorun galiba buradadır. Dinleriz ve anlamış görünürüz ve yargılama hakkı hemen peşinden gelir, halbuki dinlemişizdir ama sırf kendimizi haklı çıkartacak ip uçları bulmak, haksız konuma düşmemek, kendimizi kanıtlamak için pusuya yatarak.
İşin kötüsü iletişimsizlik yaşarken bu kadar açık seçik ve acımasız göstermez kendini. Hep başka sorunların altından çıkar, temelini oluşturur. Hiç kendimize toz kondurmadığımızdan, kendi eleştirimizi yapmadığımızdan, zaten hep başkaları hatalı olduğundan ve herkes böyle düşündüğünden sorunlar hiç bitmez, iletişim sağlanıyor görünse de o anlıktır, en ufak bir işaret beklemektedir kopmak için.
En büyük sorunumuz anlaşılamamak, yanlış anlaşılmak, anlatamamak… Yani öyle ya da böyle iletişimsizliktir. Evde, okulda, işte, arkadaşlıklarda yani insani her alan ve uğraşta karşımızdadır.
En sevdiğimiz, en anlaştığımızı düşündüğümüz insanlar hep yaralar bizi. Bizi dinlediğini ve anladığını zannettiğimiz o en değer verdiğimiz kişilerin aksi şekilde davrandıklarında sanki dünya başımıza yıkılır. Üzüntü ve şaşkınlık, sevgi ve bir o kadar kızgınlık bütün duygular bir birine karışır, üstelik bu tekrarlamaya ve doğallaşmaya başladı mı, zihnimizde sürekli adını koyamadığımız bir şeyler olur, duygularımız karmakarışık, sürekli iniş çıkış halindedir, güvensizlik ağır basmaya başlar ve mutsuzluk nedir yavaş yavaş anlamaya başlarız.” Hep bir yanımızda bir şeyler eksik, yolunda gitmeyen bir şey var, ama ne ?” duygusu inceden inceye sürekli rahatsız eder.
Bir şeyler söylerken hep acaba nasıl düşündü? Yanlış mı anladı? Acaba ne demek istedi? gibi samimiyete güvensizlik dolu can sıkıcı düşünceler besleriz çevremize. Aylarca görüşmesek bile bir yerlerde bizi anlayan, aynı samimiyetle düşünen birinin güveni, o iç rahatlığı o dünyanın bence en güzel duygusu hep eksiktir veya yırtık, sökük, yamalıdır. Ön yargı ve yanlış anlamalarla dolu sağlıklı düşünüp karar veremediğimizden bile hesap edemeyeceğimiz kayıplar veririz, çevremizden dostluklarımızdan kendimizden hatta fikirlerimizden ve ahlakımızdan.
Birebir iletişimsizlikler geniş düşündüğümüzde toplumsal iletişimsizlik olarak çıkıyor karşımıza. İlk adımımızda aksadığımız için daha yürümeye bile cesaret edemiyoruz. Kendi belki çok basit görünen ama taşın suya attığımızda yaptığı halkalar gibi sonucu o kadar basit ve küçük olmayan sorunlar olarak çıkıyor karşımıza. Ufkunu hesap edemediğimiz okyanuslarda gözümüz ama bir bardak suda boğuluyoruz.
Parçalar birleşerek bir bütün oluşturur. Bütün olabilmek için önce doğru dürüst parçalar olabilmeyi öğrenmeliyiz. Ufkumuz her zaman geniş, hedefimiz her zaman Allah rızası doğrultusunda, tek fikir, tek yürek, tek bilek olabilmemiz için birbirimizi anlamalı, dinlemeli, saygılı, bir mü’min ahlakını benimsemeli ve yaşamalı birebir iletişimle işe başlamalıyız.Hayat ayrıntıda gizlidir ama unutmayalım; yaşadığımız fırtınalardan çok gemiyi limana yanaştırıp yanaştıramadığımıza bakılır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)